Düşen faiz ortamında güçlü karlılık
- Türk bankacılık sektörü, marjların toparlanması ve makroekonomik ortamın iyileşmesiyle
2025 -2026 döneminde güçlü kâr artışına hazır konumda. 2024 yılında yaşanan
%18'lik kâr daralmasının ardından, 2025 ve 2026 yıllarında sırasıyla %6 3
ve %61 oranlarında belirgin kâr artışları öngörmekteyiz. Faiz indirimi sürecinin
ardından net faiz marjında beklenen toparlanma, yavaşlamakla birlikte devam
eden ücret ve komisyon gelirleri büyümesi ile ticari kar kaleminin normalleşmesi,
sektördeki kârlılığı destekleyecek temel faktörler olarak öne çıkmaktadır. Sektörün
ortalama özkaynak kârlılığının 2025'te %27'ye, 2026'da ise %33 seviyesine
yükselmesi, sürdürülebilir kârlılık görünümünü güçlendirmektedir. TCMB'nin temmuz
ayında faiz indirim döngüsüne başlamasını ve politika faizinin yıl sonunda
%36 seviyesinde gerçekleşmesini beklemekteyiz. Bu gelişmeler ışığında, bankacılık
sektörünün düşen faiz ortamından en hızlı ve belirgin şekilde fayda sağlayan
sektör olarak ön plana çıkması beklenmektedir.
- Marjlarda toparlanma beklentisi: Swap etkisinden arındırılmış net faiz marjlarının
2025'in ikinci çeyreğinde dip seviyeye ulaşmasını, ardından faiz indirimlerinin
katkısıyla üçüncü çeyrekten itibaren toparlanma sürecine girmesini öngörüyoruz.
Belirgin toparlanmanın ise 2025'in dördüncü çeyreğinden itibaren hız kazanacağını
tahmin ediyoruz. 2025 yılı boyunca net faiz marjlarında yaklaşık 200
baz puan, 2026 yılında ise ek olarak 80 baz puan iyileşme bekliyoruz. Böylece,
2024'te yaşanan sert marj daralmasının önemli ölçüde telafi edilmesi mümkün olacaktır.
- Makro Rüzgarlar: Beklenen faiz indirim döngüsü, net faiz marjı görünümünü destekleyen
en kritik faktörlerden biri. TCMB'nin politika faizini 2025 sonuna kadar
%46'dan %36'ya düşürmesini bekliyor, bu sürecin temmuz ayında 250 baz puanlık
ilk indirimle başlamasını öngörüyoruz. Enflasyondaki gerileme de bu beklentiyi
güçlendirmekte, manşet TÜFE'nin yıl sonunda yaklaşık %29,6'ya gerilemesi beklenmektedir.
Ayrıca, CDS primlerindeki belirgin düşüş, yatırımcı güvenindeki artışı
ve ülke risk primindeki iyileşmeyi göstermektedir. Bu olumlu gelişmeler hem
yurtiçi hem de yurtdışı fonlama koşullarının istikrar kazanmasına katkıda bulunarak,
bankalar için daha elverişli bir operasyonel ortam yaratmakta.
- Aktif kalitesinde bozulma bekliyoruz, ancak endişe verici seviyelerde değil: Kredi
riski maliyeti, sürdürülemez derecede düşük seviyelerden yukarı yönlü bir
normalleşme sürecine girmiştir. 2024 yılında yaklaşık 60 baz puan seviyesinde gerçekleşen
net kredi riski maliyetinin, 2025'te bireysel segmentte artan TGA oluşumu
nedeniyle 180 baz puana yükselmesini bekliyoruz. Bu seviye, 2019 yılında
gözlemlenen zirvelerin altında kalmakta olup, mevcut baz makro senaryo altında
sistemik bir bozulmaya işaret etmemektedir. Senaryo analizimize göre, Grup 2 kredilerin
%25'inin takipteki kredilere dönüşmesi durumunda, TGA oranı yıl sonunda
%2,3 seviyesinden yaklaşık %5 seviyesine yükselebilir ve 2025 sektör kârları
yaklaşık %21 oranında olumsuz etkilenebilir. Ancak, bu olumsuz senaryoya görece
düşük bir olasılık atfetmekteyiz.
- Hisse Tavsiyelerimiz: Akbank, Garanti BBVA, İ ş Bankası, TSKB, VakıfBank ve Yapı
Kredi için Al tavsiyemiz, Halkbank için Tut tavsiyemiz bulunmaktadır.
- Değerleme çarpanları makul seviyelerde: Banka endeksi 2025 tahminlerine göre ortalama
0.78x F/DD çarpanıyla işlem görüyor. 2025 için tahminlerimiz konsensüs
tahminlerinin %3 üzerinde yer alıyor.
- Öne çıkan hisseler: Değerleme varsayımlarımızda 2025 yılı için %36, sonraki dönemler
için ise %25 seviyesinde risksiz faiz oranı, %6,0 risk primi ve 1,2 beta
esas alıyoruz. Bu çerçevede, takip ettiğimiz bankalar arasında Akbank ve Yapı
Kredi en cazip risk -getiri profiline sahip bankalar olarak öne çıkmaktadır.
2025 Görünümü: Düşen faiz ortamında marj toparlanması kârlılığı destekleyecek
Karlılıkta güçlü toparlanma
2024 yılında yaşanan %18'lik kar daralmasının ardından, 2025 yılında sektör karlılığında
güçlü bir toparlanma öngörüyoruz. Sektör karının 2025 yılında %63 oranında
artmasını bekliyor, bu iyileşmenin temelinde politika faizlerindeki düşüş
ortamıyla birlikte swap etkisinden arındırılmış net faiz marjında 200 baz puanlık
bir genişleme modelliyoruz. Marjlardaki bu toparlanmaya, devam eden ancak daha
ılımlı seyreden ücret ve komisyon gelirlerindeki artış ile normalleşen ticaret
gelirlerinin de katkı sağlamasını bekliyoruz.
Ücret ve komisyon gelirlerindeki artışın, enflasyonla uyumlu şekilde artması beklenen
faaliyet giderlerindeki artışın üzerinde gerçekleşmesiyle, operasyonel verimlilikte
de iyileşme öngörüyoruz. Bu doğrultuda, sektörün özkaynak kârlılığının
2025 yılında %27 seviyesine ulaşmasını bekliyoruz. 2026 yılına ilişkin görünüm
de olumlu. Marj genişlemesinin 2026'nın üçüncü çeyreğine kadar sürmesiyle, sektör
net karının 2026 yılında %61 oranında artmasını ve sektör özkaynak karlılığının
%33'e yükselmesi öngörüyoruz. Bu güçlü kârlılık trendi, normalleşen piyasa
koşulları altında sürdürülebilir bir getiri profiline işaret ediyor
Makro rüzgarlar
TCMB'nin Temmuz 2025'ten itibaren faiz indirimlerine başlamasını, ilk etapta 250
baz puanlık bir indirim ve 2025'in ikinci yarısında toplamda 750 baz puanlık bir
gevşeme ile politika faizinin yıl sonuna kadar %36'ya gerilemesini modelliyoruz.
Bu durum, bankalar için kritik bir dönüm noktasını temsil ediyor: gösterge
faiz oranları düştükçe, mevduat fonlama maliyetleri kademeli olarak gerileyecek
ve yüksek faiz döneminde zayıflayan marjlar yeniden iyileşme fırsatı bulacaktır.
Politika faizinin 2026'ya kadar gerilemeye devam edeceğini ve bu sürecin 2026'nın
3. çeyreğine kadar (daha küçük ölçekli de olsa) marjlardaki iyileşmeyi destekleyeceğini
varsayıyoruz. Manşet enflasyonun 2025 başlarında %40'ın üzerinde
iken 2025 sonuna kadar %29,6'ya yavaşlamasını bekliyoruz. TÜFE'nin ılımlı hale
gelmesi operasyonel görünürlüğü artırırken, TÜFE'ye endeksli menkul kıymetlerin
getirilerinin de desteğinin azalabileceği anlamına geliyor. TÜFE'ye endeksli
menkul kıymet değerlemesinde, %31,3 (Ekim-Ekim) enflasyon varsayımı kullanıyoruz.
Marjlarda 3Ç25'ten itibaren kademeli ve sürdürülebilir toparlanma
2024'teki sert daralmanın ardından, önümüzdeki 18 ay boyunca bankaların net faiz
marjlarında anlamlı bir toparlanma öngörüyoruz. 2025'in ilk çeyreğinde, TL kredimevduat
makasındaki iyileşme, TÜFE'ye endeksli menkul kıymet gelirlerindeki gerilemeyi
telafi etmiş, böylece swap etkisinden arındırılmış net faiz marjları
2024'ün son çeyreğine göre büyük ölçüde yatay seyretmiştir.
Ancak 2025'in ikinci çeyreğinde, artan fonlama maliyetleri nedeniyle marjlarda geçici
bir baskı gözlemlenmiş olup, bu dönemin döngüsel dip nokta olmasını bekliyoruz.
Bu kapsamda, marjlarda en kötü dönemin geride kaldığına inanıyoruz.
2025'in üçüncü çeyreğinden itibaren, TL fonlama maliyetlerinin normalleşmeye başlamasıyla
birlikte, marjlarda kademeli bir toparlanma öngörüyoruz. İlk belirgin
iyileşmenin 2025'in son çeyreğinde gerçekleşmesi muhtemel görünüyor. Yıl genelinde
yaklaşık 200 baz puan, 2026'da ise ilave 80 baz puanlık bir marj iyileşmesiyle,
2024'teki sert bozulmanın önemli ölçüde telafi edilmesini bekliyoruz.
Toparlanmanın hızı sınırlı kredi büyümesi ve devam eden rekabet koşulları tarafından
dengelenecek olsa da 2026'ya kadar uzanan dönemde sürdürülebilir bir marj
iyileşmesi görünümü öne çıkmaktadır
Aktif kalitesinin 2025'te yıllık bazda bozulması bekleniyor, ancak endişe verici
seviyede değil
2024 yılında oldukça sınırlı kalan kredi riski maliyeti (yaklaşık 60 baz puan) sonrasında,
sürdürülemez seviyelerden yukarı yönlü bir normalleşme sürecine girildiğini
gözlemliyoruz. Özellikle bireysel krediler ve kredi kartlarında artan takipteki
kredi oluşumları nedeniyle, 2025 yılında sektör kredi riski maliyetinin
(net) yaklaşık 180 baz puana yükselmesini öngörüyoruz.
Bu çerçevede, TGA oranının %2,6 seviyesinden 2025 sonunda %3,4 civarına yükselmesi
beklenmektedir. Bu artış bir bozulmaya işaret etmekle birlikte, tarihsel standartlara
göre halen rekor yüksek seviyelerinin oldukça altındadır.
2025 yılı boyunca bireysel segmentte yüksek seviyede takipteki kredi girişlerinin
devam etmesi ve buna bağlı olarak karşılık ayırma ihtiyacının artması beklenmektedir.
Ancak, 2026 itibarıyla ekonomik toparlanma varsayımı altında kedi riski
maliyetinin yaklaşık 120 baz puana gerilemesi öngörülmektedir.
Yaptığımız senaryo analizinde, Grup 2 kredilerin %25'inin takipteki kredilere dönüşmesi
durumunda, TGA oranı yaklaşık %5'e yükselebilir ve bu, 2025 yılı kârlarında
%21'e varan bir negatif etkiye neden olabilir. Ancak bu senaryoya düşük bir
gerçekleşme olasılığı atfediyoruz.
Ücret ve komisyon gelirleri ve faaliyet giderleri
2024'teki olağanüstü %114'lük artışın ardından, ücret ve komisyon gelirlerindeki
büyümenin yavaşlaması ancak sağlıklı seviyelerde kalması bekleniyor. 2025'te net
ücret gelirlerinin yıllık bazda yaklaşık %47 artarak enflasyonun üzerinde seyretmesini
öngörüyoruz. Bankalar, dijital bankacılık ücretleri ve çapraz satışlardan
faydalanmaya devam edecek, ancak kredi ve ödeme hacimlerindeki daha yavaş
büyüme ile düşük faiz oranları, geçen yılki zirveden sonra ücret gelirlerindeki
genişlemeyi bir miktar soğutacaktır.
Faaliyet giderlerinin ise enflasyonla paralel bir hızda artması bekleniyor, 2025'te
faaliyet giderleri büyümesinin ortalama TÜFE ile uyumlu olacağını tahmin ediyoruz.
Yüksek personel giderleri ve sosyal güvenlik maliyeti giderleri artırsa
da maliyet disiplini ve dijitalleşmeden kaynaklanan verimlilik kazanımları, maliyet
artışının TÜFE seviyesinde sınırlı kalmasına yardımcı olacak ve verimlilik
oranlarının istikrarlı olmasını sağlayacaktır.
Bankaların bilançolarının olası şokları absorbe etme kapasitesinin, son yıllarda
içsel sermaye üretimi ile biriktirilen sağlam sermaye tamponları sayesinde önemli
ölçüde güçlü olduğunu düşünüyoruz. Olumsuz tarafta ise, beklenenden yüksek
TL mevduat maliyetleri ve beklenenden daha kötü bir varlık kalitesi bozulması başlıca
risk faktörleri olarak öne çıkıyor. Yapısal anlamda önemli bir olumlu gelişme
ise KKM'den çıkış sürecinin tamamlanmaya yakın olmasıdır.
Güçlü sermaye tamponları, sağlam likidite
Ekonomik faaliyetlerin yavaşlamasına rağmen, çoğu banka güçlü içsel sermaye tamponları
oluşturmuş durumda, bu da şokları absorbe etme kapasitesini ve gelecekteki
büyüme potansiyelini destekliyor. Sağlam likidite pozisyonları, fonlama şoklarına
veya piyasa oynaklığı dönemlerine karşı dayanıklılık sağlıyor. Ayrıca, 2026
mali yılında %33'e ulaşması beklenen özkaynak kârlılığı sürdürülebilir kârlılığı
işaret ediyor
Döviz kredilerinin ağırlığında azalma olumlu
2018'den bu yana, Türk bankaları döviz kredilerinin toplam krediler içindeki ağırlığını
önemli ölçüde azalttı. Bankalar döviz kredilerinin payını ortalama 10 puan
düşürerek, kur şoklarına karşı döviz borcu yüküne bağlı sorunları ve takipteki
krediler baskılarına maruziyeti azaltmış durumda.
Artan yatırımcı güveni
Faiz oranı yönetimi ve makro ihtiyati düzenlemelerde artan öngörülebilirlik, bankaların
daha yüksek stratejik netlikle ve daha düşük risk ile faaliyet göstermelerine
olanak tanıyor. Bu değişim, düşen CDS primlerine de yansıyor, bu durum,
artan yatırımcı güveni ve azalan ülke risk primine işaret ediyor. Sonuç olarak,
hem yurtiçi hem de yurtdışı fonlama koşulları istikrar kazanıyor ve bu da sektörün
performans görünümünü daha da destekliyor.
Bankalar daha iyi koşullarda dış finansmana erişim sağlıyor
Akbank, Nisan ayında 750 milyon dolar tutarında, sürdürülebilirlik temalı sendikasyon
kredisi sağladı. Kredinin 3 yıllık bir dilimi içermesi, Türkiye riskine yönelik
artan uzun vadeli yatırımcı iştahını ve iyileşen fonlama vade yapılarını
yansıtıyor. Benzer şekilde, Garanti BBVA gerçekleştirdiği son sendikasyon kredisi
işleminde vadesini 2 yıla uzattı. Tüm bankalar, Aralık/Kasım 2024 dönemine
kıyasla fonlama maliyetlerini 15 baz puan kadar düşürmeyi başardı. Bu gelişmeler,
sağlam temel göstergelerle birlikte, sektör için olumlu bakış açımızı destekliyor.
KKM hesaplarından çıkış ve TL fonlamanın yeniden dengelenmesi, bilançolardaki yapısal
verimsizlikleri azaltıyor. Makro dezenflasyon eğilimleri ve beklenen politika
gevşemesi daha destekleyici bir zemin sinyali veriyor.
Aktif kalitesi özellikle teminatsız bireysel kredilerde zayıflıyor olsa da riskler
yönetilebilir durumda. 2025 mali yılı için kredi riski maliyetinin 180 baz puana
ulaşmasını bekliyoruz, ancak baz senaryo makro varsayımları altında sistemik
bir bozulma beklemiyoruz.
Değerlemeler makul seviyelerde
XBANK, 2025T için 4,5x F/K ve 0,78x PD/DD çarpanlarıyla işlem görüyor ve değerlemeler
makul seviyelerde görünüyor. 2025-26T için karlılıkta toparlanma beklentilerinin
henüz tam olarak fiyatlanmadığını düşünüyoruz. MSCI G.O.Ü bankalarına göre
1 yıllık ileriye dönük F/DD iskontosu Mayıs ayındaki %49 seviyesinden %32'ye
gerilemiştir ve bu oran son 3 yılın ortalaması olan %26 seviyesinin üzerindedir.
Önemli Not: Bu haberde dosya eki bulunmaktadır. Kullanıcılarımızın dosyaya erişmek için
Manşet'in üst kısmında yer alan linki tıklamaları yeterlidir.
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı
kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy
yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında
imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.
Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların
kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve
getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer
alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun
sonuçlar doğurmayabilir.
-iDeal Haber Merkezi-
-twitter.com/iDealDataHaber // www.idealdata.com.tr-
Daha iyi, hızlı ve güvenli bir kullanım sağlamak amacıyla web sitemizde tarayıcı çerezleri kullanıyoruz.
Detaylı bilgi için
Çerez Aydınlatma Metni 'ni inceleyebilirsiniz.